Edebiyat her zaman psikolojik, entelektüel, duyusal, siyasal ve özdeksel yönüyle toplumsal gerçekliğin imgesi olarak, ürünleri ve söylemi aracılığıyla belli bir soruna ışık tutar, okurların ve toplumun dikkatini bu soruna çeker, böylece insani sorunlara yönelik çözümler sunar. Edebiyat ve toplumsal gerçeklik arasındaki bu ebedi ilişki, eleştirmenleri, edebiyat ve toplum arasındaki bu sorun ve çözümün şifresini çözmek için yöntem arayışına sürükler. Bu arayış sonrasında farklı yaklaşım açılarıyla ...