Bir hükümdarın yaşamı çoğu zaman sonradan parlatılmış bir efsaneye dönüşür; oysa Babür, hayatını parlatmadan, olduğu gibi yazar. Bu kitapta fetihlerin “sonuçları” değil, karar anları, yoksunluk, sürgün, korku, umut, strateji ve insanın kendi içindeki iniş–çıkışlar vardır. Babür’ün dili canlıdır: şehirler, kaleler, çayırlar, nehirler; dostluklar, ihanetler, zaferler ve geri çekilişler… Hepsi aynı cümlede yan yana durur. Okur, tarih kitabı okumaz; tarihin içinde yürür—bir devletin nasıl kurulduğun ...