“Aynı toprak üzerinde aynı iklimi yaşayan, aynı havayı soluyan insanlar arasındaki bu kalın ve zırva duvarı anlamak zordu.
Hüzünleri kadar gülüşleri de birbirine benzeyen bu insanları kimler, ne için böylesine kin ve nefretle donatarak kutuplaştırmış, ayrıştırmış, birbirine küstürmüştü? Oysa aynı toprak üzerinde gözlerimizi dünyaya açmış, aynı havayı solumuştuk. Aynı soğuğu yaşamış, aynı gökyüzüne bakmıştık.
Kişilik, kimlik, edep, adap önemsizler arasına düşmüştü.
Yorgun, bitkin, ...