Bu kitap, sanat biliminin yalnızca tanımlar, kavramlar ve sistemli sınıflamalar yoluyla değil; çarpıntı, titreşim ve sarsıntı ekseninde duyumsanarak da kurulabileceğini göstermeye çalıştı. Kanonik olanla plastik filozofik olanı karşı karşıya getirerek, yalnızca bilgi üretmek değil, bilginin titreştiği yeri de işaret etmek istedi.
Kanonik sanat bilimi, uzun yıllar boyunca temsilin, formların ve estetik kodların çözümlemesine odaklandı. Ancak bu yaklaşım çoğu zaman içsel ihtiyacın çarpıntısı ...