“Halaza ekinlerin arasından tane tane kırmızı gelincikler başları yüksekte süzülüyorlardı. Gözümle, en uzak
köşesinden başlayıp ayak ucuma kadar gelincik tarlasını süzdüm. Hemen dibimde birkaçı yeni açmış,
diğerleri henüz kabuğunda bekleyen gelincikler vardı. Dizlerimi kırıp çöktüm. Henüz açmamış gelinciklerden
birini parmaklarımın arasına sıkıştırdım. Baş parmağımla okşadım onu. Bu sahne beni çocukluğuma
götürmüştü. Ne zamandı o? Kaç yaşındaydım?”
Toprağın kokusu, rüzgâ ...