Ne ‘uçurtma’ ne ‘rüzgar’ ne ‘yaşamak’ bildim ben
Gökyüzüne astığım masallar laf u güzaf
Fısıldasam solacak anıtlar suluyorum
Yiğirmilik öfkemdir tenhalarda direnen
Dışım çoksatan vitrin içim durgun bir sahaf
Piyon vezir fil ve şah, mevsimler çoban matı
Tahtaya bir tekme at bir tokat suratıma
Ya oyundan geçeyim ya güzel yenileyim
İki kişi var hazır yazsın tüm vukuatı
Divitleri düştüyü elleri yanılsama
Takvimler yaprakları nöbetleşe yokluyor