Birkaç arkadaşla aramızda bir değini konusudur: Kırk sene önce bir yaz günü, bir caminin yanındaki çay ocağının önündeki kaldırıma oturmuş birkaç yaşlı köylü görmüştük. Güneşten kaçmadan, saatlerdir orada öylece, suskun, gözlerini kısarak oturuyorlardı. Biz çocuklar gölgeye kaçarken ve biraz da öylece oturmakta zorlanırken, gömleklerinin yaka düğmeleri de ilikli o amcalar, orada ama öylece oturuyorlardı. Büyük bir sebatla ve ciddiyetle âdeta Godot’yu bekliyor gibi diyesim geliyor ama tam tersine ...