Doğduğu topraklarda boşaltılmış bir köyden çağrılar gelir rüyalarla taşınan. Bir kadın, bir bebek ve diğerlerinin yüklediği bir ödevi yerine getirmesi kaçınılmazdır artık. İşini bırakır, İstanbul’un cenderesini kırar; gizemli ve heyecanlı olaylara gebe sılasına döner.
Rüyalarla yönlendirilen ve derinleşen bir bilinmezlik içinde somut tek şeyin bir mezar olduğu; bu mezarla ilgilenenlerin –imamından rahibine, garibanından define avcısına– sanrılar gördüğü, kasılıp kaldığı, kokudan aklın ...