Bugün gördüğümüz, yaşadığımız olguları, olayları tarihin içinde sanki onlar "hep böyle varolmuşlar" gibi düşünme ve algılama eğilimimiz vardır. Oysa insanın yarattığı edimlerin hiçbiri ne öncesiz ne sonrasızdır. İnsan önceyi yaşarken sonrasının da temellerini atar. Felsefede, şiirde, romanda, sinemada böyle olduğu gibi tiyatroda da böyledir. Kültürel birikimin değişmez yasasıdır bir anlamda. Onun için yarattığımız her edimin içinde, "geleneğin" biz fark etsek de etmesek de izlerini süreriz.
...