18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren sistematik bir disiplin haline gelen din felsefesi, toplumsal ve teknolojik gelişmelerle birlikte Tanrı-insan-evren ilişkisine dair paradigma değişmelerine binaen her geçen gün önem kazanmaktadır. Yaşanan bu gelişmeler, insanların inanç, ibadet ve ahlak anlayışlarını ontolojik ve epistemik bağlamda müspet veya menfi bir zeminde etkilemektedir. Bu durum insanların inanç, ibadet ve ahlak anlayışlarının sadece teorik yönünü değil pratik yönünü de etkilemekted ...