Yıl 1883. Osmanlı İmparatorluğu’nun yorgun nabzı, Arap vilayetlerinde ağır ağır atarken, Suriye’nin kıyısındaki küçük bir kasabada bir çocuk dünyaya gelir. Zaman, çöküşün eşiğinde; halk ise sessiz bir çaresizliğe terk edilmişken… O çocuk, henüz yedi yaşında, zorla askere alınan ağabeyini gözyaşlarıyla uğurlarken, zalimin gölgesiyle ilk kez yüzleşir. İşte o an, yalnızca Kur’an’ı değil; zulmün dilini, direnişin fıkhını ve devrimin ezberini de ruhuna işler.
Kahire’de, Ezher’in taş avlularında ...