“Yazmak farz oldu dediler... Ben de yazdım.”
Bir gün dediler ki, “Şükrü, artık bu kadar şeyi biriktirdin, birazını da anlat.”
Ben de oturdum, çocukluğumun Aksaray’ından başlayıp Galatasaray Lisesi yatakhanesine, oradan Amerika’ya kopyayla, Paris’e peynir ekmekle, Oslo’ya rakı sofralarıyla uzanan hayatı döktüm sayfalara.
Bazen düştüm, bazen düştüğüm yerden güçlükle kalktım ama en azından yerde kalırken etrafa dikkatli bakmayı öğrendim.
Hayat dediğin zaten böyle bir şey: azıcık ...