"İnsan, geçmişin önünde, geleceğin ardında bir yerden bir yere sefer hâlindedir."
Masum bir bebeğin hikâyesi, sancıyla birlikte ciğerlere dolan ilk nefesle başlar. Kulaklar, dinin şiarı olan ezanla tanışır.
Defteri temiz, ruhu pak, ağlaması masumdur. Ardından çocukluk gelir, gençlik sürer; yaşlılık ve acizlikle devam eder yolculuk.
Artık o masum çocuk gitmiş, kanatları kırılmış, umutları için dermanı kalmamış, geriye sadece çaresiz gözler kalmıştır.
"Daha dün gibi..." diyerek ...