Tarihin cömert kaynağından beslenmeyi bilmeyen veya reddeden milletler, yine tarihin tehlikeli rüzgârları önünde savrulup gitmekten kurtulamazlar. Dahası, geçmişte olduğu gibi zamanın baskın dış güçlerinin müdahaleleriyle esastan değiştirilmiş tarihi, kendi gerçek tarihleri olarak tanımak zorunda kalırlar. Bu uydurulmuş tarihle, onların yüzyıllardan miras aldıkları manevi gücü tamamen ortadan kaldırmakla birlikte, zamanla onları mevcudiyetlerini sorgulama noktasına getirir. Ne yazık ki XIX. yüzy ...