İstanbul, gün batımının ardından sessizliğe bürünmüştü. Ay, Boğaz’ın üzerinden yükseldiğinde, şehri saran karanlık, yalnızca sokak lambalarının sönük ışıklarıyla aydınlatılıyordu. İnsanlar, geceyi derin uykularda geçirirken, bir başka yaşam biçimi uyanır, gizliden gizliye şehri sarar. Kimse fark etmeden, bir av başlar.
Küçük bir mahallede, gece yarısı bir kadının kayboluşu, nehrin kenarındaki eski evlerin arasında fısıldanıyordu. Mahalleli, ilk başta sıradan bir kayboluş olarak görmüş olsa ...